Çocuğunuz üniversiteyi bitirdi, iş hayatına atıldı ya da belki evlenmek üzere, ama hâlâ onun için kararlar almaya devam ediyorsanız, farkında olmadan geleceğini inşa etme fırsatını elinden alıyor olabilirsiniz. Genç yetişkin çocukların ebeveynleri tarafından aşırı korunması, psikoloji literatüründe helikopter ebeveynlik olarak tanımlanan ve giderek yaygınlaşan bir soruna dönüşmüş durumda.
Koruma Güdüsü Nerede Yardım Olmaktan Çıkıp Engele Dönüşür?
Bir ebeveyn olarak çocuğunuzu korumak en doğal içgüdünüz. Ancak 18 yaşını geçmiş bir genç yetişkinin iş görüşmesine eşlik etmek, onun yerine patronuyla konuşmak ya da eşiyle yaşadığı sorunlara sürekli müdahale etmek artık koruma değil, bağımlılık yaratmak anlamına geliyor. Araştırmalar, helikopter ebeveynliğe maruz kalan genç yetişkinlerin karar verme becerilerinde eksiklikler yaşadığını ve anksiyete düzeylerinin yükseldiğini gösteriyor.
Türkiye’de özellikle aile bağlarının güçlü olması nedeniyle bu durum daha karmaşık bir hal alabiliyor. “Biz hep birbirimize bağlıyız, bu bizim kültürümüz” diyerek başlayan cümleler, çoğu zaman sağlıksız müdahaleleri meşrulaştırmak için kullanılıyor. Oysa yakın olmak ile kontrol etmek arasında devasa bir fark var.
Büyükanne ve Büyükbabaların Rolü: Destek mi Baskı mı?
Üç kuşaklı aile yapılarının hâlâ yaygın olduğu toplumumuzda, büyükanne ve büyükbabaların toruna yaklaşımı da bu denkleme dahil oluyor. Torunun ebeveyninin aldığı kararları sürekli eleştiren, “benim zamanımda böyle yapardık” diyen ya da ebeveynin otoritesini zayıflatan tutumlar, genç yetişkinin kafa karışıklığını daha da artırıyor.
Ancak büyükanne ve büyükbabaların doğru konumlandığında muazzam bir güç oldukları da bir gerçek. Araştırmalar, torunlarına duygusal destek sağlayan ama günlük kararlara müdahale etmeyen büyükanne ve büyükbabaların, çocukların ruh sağlığına olumlu katkıda bulunduğunu ortaya koyuyor. Bu denge nasıl kurulabilir? Büyükanne ve büyükbabalar, tavsiye istendiğinde görüşlerini paylaşabilir, ancak son kararı ebeveyne ve genç yetişkine bırakmalıdır.
Özerklik Gelişiminin Kritik Önemi
Genç yetişkinlik dönemi, bireyin kimliğini netleştirdiği, değerlerini belirlediği ve hayatının yönünü çizdiği en kritik evrelerden biri. Bu dönemde kendi kararlarını alma ve hatta hata yapma özgürlüğü olmayan bireyler, 30’lu yaşlarına geldiklerinde bile “ben ne istiyorum?” sorusuna cevap veremez hale gelebiliyor.
Özerklik, sadece bağımsız hareket etmek değil, aynı zamanda duygusal olgunluk ve sorumluluk alma kapasitesini de içeriyor. Sürekli ebeveyn müdahalesiyle büyüyen genç yetişkinler, başarısızlıkla başa çıkma yeteneklerini geliştiremedikleri için hayatın doğal zorluklarıyla karşılaştıklarında çöküş yaşayabiliyor.
Aşırı Koruyuculuğun Görünmeyen Bedelleri
Bir anne, 26 yaşındaki oğlunun evlilik kararına karışarak adayı “yeterince iyi değil” bulduğu için ilişkiyi bitirmesini isteyebilir. Bir baba, kızının iş teklifini “risk içeriyor” diye reddetmesi için baskı yapabilir. Bu müdahaleler sevgiden kaynaklanıyor olsa da, genç yetişkinin özgüvenini kökten sarsıyor.
Yetişkin çocuklarına aşırı müdahale eden ebeveynlerin çocuklarında şu sorunlar gözlemleniyor:

- Karar verirken aşırı tereddüt ve sürekli dış onay arayışı
- Düşük öz saygı ve yetersizlik duyguları
- İlişkilerde bağımlı ya da tam tersine aşırı mesafeli davranışlar
- Kariyer seçimlerinde tatminsizlik ve sürekli değişiklik ihtiyacı
- Ebeveynlere karşı bastırılmış öfke ve suçluluk karışımı duygular
Sağlıklı Sınırlar Nasıl Çizilir?
Çözüm, ilişkiyi koparmak değil, rolünüzü yeniden tanımlamaktan geçiyor. Ebeveyn olarak artık günlük hayatın yöneticisi değil, danışabileceği bir rehber konumundasınız. Bu geçiş kolay değil, özellikle yıllarca çocuğunuzun her ihtiyacını karşılamış biriyseniz.
Özerklik destekleyici ebeveynlik modeline göre, ebeveynler seçenekleri sunabilir, duygusal destek verebilir ama kararı çocuğa bırakmalıdır. Örneğin, “Bence şu işi kabul etmemelisin” yerine “Her iki seçeneğin de artıları ve eksileri var, senin için en önemlisi ne?” diye sorabilirsiniz.
Uygulanabilir Adımlar
Dinleyin, direktif vermeyin: Genç yetişkin çocuğunuz bir sorununu paylaştığında, ilk tepkiniz çözüm sunmak olmasın. “Ne düşünüyorsun?”, “Senin için en iyi çözüm ne olabilir?” gibi sorular sorun.
Hata yapma hakkını tanıyın: Çocuğunuzun vereceği kararın yanlış olduğunu düşünseniz bile, bu onun öğrenme yolculuğunun bir parçası. Ciddi bir zarar söz konusu değilse, deneyimlemesine izin verin.
Finansal bağımsızlığı destekleyin: Ekonomik desteğin devam etmesi, karar alma özerkliğini engellememelidir. Yardım ediyorsanız bile, paranın nasıl kullanılacağını kontrol etmekten kaçının.
Kendi hayatınıza odaklanın: Boşalan yuva sendromu, ebeveynleri çocuklarına aşırı odaklanmaya itebilir. Kendi ilgi alanlarınızı, sosyal çevrenizi geliştirerek bu ihtiyacı azaltabilirsiniz.
Kuşaklar Arası İşbirliği
Büyükanne ve büyükbabalar bu süreçte köprü görevi görebilir. Ebeveynlere “bırak artık, büyüdü” diyebilecek konumdalar. Aynı zamanda toruna da ailenin değerlerini aktarırken, kendi yolunu bulma cesareti verebilirler. Ancak bunun için önce büyükanne ve büyükbabaların da kendi müdahaleci tutumlarını gözden geçirmeleri gerekiyor.
Üç kuşağın bir arada olduğu aile toplantılarında, genç yetişkinin görüşlerine saygı gösterilmesi, onun aile içindeki konumunu güçlendirir. “Bizim zamanımızda” ile başlayan cümleler yerine, “Senin durumunda ne hissederdin?” gibi yaklaşımlar köprü kurar.
Bırakmak Terk Etmek Değildir
Birçok ebeveyn, geri çekilmeyi sevgisizlik olarak yorumluyor. Oysa olgun sevgi, karşınızdakinin kendi ayakları üzerinde durmasını sağlamaktır. Her telefon çaldığında koşmak yerine, çocuğunuzun kendi çözümlerini bulmasını beklemek, ona olan güveninizin göstergesidir.
Genç yetişkin çocuğunuzu bir yetişkin olarak kabul ettiğinizde, gerçekten yetişkin davranmaya başlayacaktır. En güzel ebeveynlik mirası, çocuğunuzun sizi ihtiyaç duyduğu için değil, istediği için hayatında tutmasıdır. Bu geçiş sancılı olabilir, ama her iki taraf için de özgürleştiricidir. Çocuğunuzun kendi hikayesini yazmasına izin vermek, ona verebileceğiniz en değerli armağandır.
İçerik Listesi
