Çalıştığım İçin Kendimi Suçlu Hissediyordum, Ergen Çocuğuma Sürekli Pahalı Hediyeler Aldım: Bir Gün Bana Söylediği Beş Kelime Her Şeyi Değiştirdi

Ergenlik döneminde ebeveynlerin yaşadığı suçluluk hissi, çoğu zaman çocuklarına olan sevgilerinin ve sorumluluklarının farkında olmalarının bir göstergesi olarak ortaya çıkar. Ancak bu his kontrolden çıktığında, ebeveynlik yolculuğunu sabote eden bir güce dönüşebiliyor. Özellikle çalışan anneler, boşanmış ebeveynler ya da ekonomik zorluklar yaşayan aileler, çocuklarıyla yeterince “kaliteli zaman” geçiremediklerini düşünerek bu duyguyu daha yoğun yaşayabiliyor.

Suçluluğun Tetiklediği Telafi Edici Davranışlar

Bir ebeveyn olarak kendinizi sürekli eksik hissettiğinizde, bu boşluğu doldurmak için bilinçsizce çeşitli yollara başvurabilirsiniz. Ebeveyn suçluluğu ile esnek tutumlar, aşırı hoşgörü ve taleplere daha kolay boyun eğme arasında ilişki olduğunu gösteren çalışmalar mevcut. Ancak bu telafi etme çabasının sonuçları beklenmedik şekillerde ortaya çıkıyor.

Pahalı hediyeler almak, disiplin kurallarını esnetmek, evde yapılması gereken görevleri üstlenmek ya da ergeni her konuda haklı görmek gibi davranışlar, kısa vadede ebeveynin vicdanını rahatlatsa da uzun vadede çocuğun sınır algısını ve sorumluluk gelişimini olumsuz etkileyebiliyor. Çocuğunuz bir akşam dışarıda geç saate kadar kalmak istediğinde ve siz “hayır” demek yerine “bu sefer olsun” diyorsanız, bu karar bazen suçluluk duygusunun yönlendirdiği bir taviz olabilir.

Ergenlik Döneminde Çocukların Gerçekten İhtiyaç Duyduğu Şey

Ergenlerin beyinleri hâlâ gelişim aşamasındadır ve özellikle karar verme, planlama ve dürtü kontrolünde rol oynayan prefrontal korteks tam olarak olgunlaşmamıştır. Bu nedenle dürtü kontrolü, risk değerlendirmesi ve uzun vadeli sonuçları öngörme konusunda yetişkinlere kıyasla daha sınırlıdırlar. Tam da bu yüzden onlara en çok ihtiyaç duydukları şey, bol miktarda maddi imkân değil, tutarlı sınırlar ve güvenli bir rehberliktir.

On dört yaşındaki bir ergen, “Beni kimse anlamıyor” dediğinde aslında sizden anlayış ve empati istiyor olabilir; ama aynı zamanda hayatında bir çıpa olmanızı, yani tutarlı ve güvenilir bir yetişkin figürü olmanızı da bekler. Suçluluk hissiyle verilen tavizler, onun bu dönemde en çok ihtiyaç duyduğu bu istikrarlı zemini sarsmaya başlayabilir.

Duygusal Hazineden Yoksunluk

Çocuğunuzla haftada sadece birkaç saat geçirebiliyor olmanız, sizin kötü bir ebeveyn olduğunuz anlamına gelmez. Uzunlamasına çalışmalar, ebeveynle geçirilen toplam zaman miktarından çok, bu zamanın niteliğinin; yani duygusal olarak erişilebilir ve ilgili olunmasının daha önemli olduğunu göstermektedir. 2015’te yayımlanan geniş ölçekli bir çalışma, anne-baba ile geçirilen sürenin miktarının ergenlerin akademik başarı ve davranış sorunları üzerinde sınırlı etkisi olduğunu; buna karşılık ebeveynlik kalitesinin daha belirleyici olduğunu ortaya koymuştur.

Bir akşam yemeğinde telefonları bir kenara bırakıp sadece birbirinize odaklandığınız on beş dakika, alışveriş merkezinde geçirilen plansız üç saatten çok daha değerli olabilir. Ergenler, ebeveynlerinin gerçekten orada olduğunu ve kendilerini dinlediğini hissettikleri anları daha çok hatırlar ve içselleştirir.

Telafi Döngüsünü Kırmanın Somut Yolları

Suçluluğu Tanıma ve Kabul Etme

İlk adım, bu duyguyu reddetmek yerine fark etmek ve isimlendirmektir. “Evet, bugün toplantı yüzünden maçına gidemedim ve kendimi kötü hissediyorum” demek, bu duyguya isim vermek anlamına gelir. Duyguları tanımak ve adlandırmak, davranışlar üzerindeki otomatik etkilerini azaltmaya yardımcı olur.

Günlük tutmak bu konuda etkili bir araç olabilir. Hangi durumlarda suçluluk hissettiğinizi ve ardından nasıl tepki verdiğinizi not ettiğinizde, kendi davranış kalıplarınızı görmeye başlarsınız. Duygusal farkındalık ve yazılı ifade, duygu düzenleme becerilerini güçlendirebilir.

Mükemmel Ebeveyn Mitini Yıkmak

Sosyal medyada gördüğünüz kusursuz aile fotoğrafları, gerçek hayatın yalnızca özenle seçilmiş anlık görüntüleridir. Her ebeveyn hata yapar, her aile zorluklar yaşar. Kendinize şunu hatırlatın: Çocuğunuzun ihtiyacı mükemmel değil, yeterince tutarlı ve güvenli bir ebeveyndir.

Çocuk psikiyatristi ve psikanalist Donald Winnicott, “yeterince iyi anne” kavramıyla, çocuğun sağlıklı gelişimi için kusursuz ebeveynliğin gerekmediğini; aksine, çocuğun tolere edilebilir hayal kırıklıklarıyla karşılaşmasına izin veren, esnek ama güvenli bir bakımın yeterli olduğunu vurgulamıştır.

Sınır Koymanın Sevginin Bir İfadesi Olduğunu Anlamak

Ergeniniz saat 23:00’te arkadaşlarıyla dışarı çıkmak istediğinde “hayır” demek, onu sevmediğiniz anlamına gelmez. Aksine, onun güvenliğini ve iyilik halini önemsediğiniz için bu sınırı koyduğunuz anlamına gelir. Sınırlar, çocuklara dünyada güvende olduklarını hissettiren görünmez çerçeveler gibidir.

Tutarlı kurallar koymak başlangıçta çatışmaya yol açabilir. Ancak araştırmalar, hem sıcaklık hem de net sınırları birleştiren otoritatif ebeveynlik stilinin, ergenlerde daha yüksek özsaygı, daha iyi akademik sonuçlar ve daha düşük riskli davranışlarla ilişkili olduğunu göstermektedir. 2018 ve sonrasında yapılan çalışmalar, açık kurallar ve ebeveyn gözetiminin madde kullanımı gibi riskli davranışları azalttığını ve sorumluluk almayı desteklediğini ortaya koymaktadır.

Bağlantı Kurmak İçin Küçük Ritüeller Oluşturmak

Her sabah kahvaltıda beş dakikalık bir sohbet, her akşam yatmadan önce “günün en iyi anı” paylaşımı ya da haftada bir kez birlikte yürüyüşe çıkmak gibi küçük ritüeller, suçluluğu maddi jestlerle telafi etmeye çalışmaktan çok daha etkilidir. Aile içi düzenli ve öngörülebilir ritüellerin, çocuk ve ergenlerde duygusal güvenlik ve aile bağlılığını güçlendirdiği gösterilmiştir.

Önemli olan büyük jestler değil, küçük ama tutarlı bağlantı noktalarıdır. Ergenler, ebeveynlerinin kendilerini gerçekten dinlediğini ve önemsediğini hissettikleri bu anları içselleştirir ve ilişkisel güven duygusunun temelini bu deneyimler oluşturur.

Büyükanne ve Büyükbabaların Rolü

Eğer ailenizde aktif büyükanne ve büyükbabalar varsa, onlar suçluluk döngüsünü kırmanızda önemli destekçiler olabilir. Araştırmalar, büyükanne ve büyükbabalardan alınan sosyal ve duygusal desteğin hem ebeveynler hem de torunlar için koruyucu bir faktör olabildiğini gösteriyor. Çocukluk döneminde siz nasıl sınırlara ihtiyaç duyduysanız, torunlarınız da benzer şekilde tutarlı sınırlara ihtiyaç duyar.

Ergen çocuğunuza hayır derken en çok neyle zorlanıyorsunuz?
Yetersiz hissetme korkusu
Çatışmadan kaçınma
Onları üzmek istememe
Telafi etme ihtiyacı
Sınır koyamama

Kuşaklar arası işbirliği, hem ebeveynlerin üzerindeki baskıyı azaltabilir hem de çocukların daha geniş bir destek ağına sahip olmalarını sağlayabilir. Ancak bu işbirliğinin sağlıklı olabilmesi için net iletişim, karşılıklı saygı ve mümkün olduğunca ortak ebeveynlik değerleri gerekir. Büyükanne ve büyükbabalara, torunlarını yalnızca “şımarma alanı” olarak görmeden, ebeveynlerin koyduğu sınırları desteklemenin yollarını göstermek önemli olabilir.

Kendi İçinizdeki Sesi Yumuşatmak

Belki de en önemli adım, kendinize karşı daha şefkatli olmaktır. İçinizdeki eleştiren ses her gün size “yeterince iyi değilsin” dediğinde, ona nazikçe karşı çıkmak ve kendinize bir arkadaşınıza konuşur gibi konuşmak, öz-şefkat uygulamalarının temel öğelerindendir. Araştırmalar, öz-şefkatin ebeveynlerde daha düşük stres ve tükenmişlik, daha esnek ebeveynlik tepkileriyle ilişkili olduğunu göstermektedir.

Terapi ya da ebeveyn destek grupları, bu iç sesi yumuşatmak için güvenli alanlar sunabilir. Deneyimlerinizi paylaşmak, hem yalnız olmadığınızı görmenizi sağlar hem de farklı başa çıkma stratejileri öğrenmenize yardımcı olur.

Ergenlik çağındaki çocuğunuzun ihtiyacı olan şey, her şeyi bilen, hiç hata yapmayan bir süper kahraman değil. Hatalarını kabul edebilen, sınırları sevgiyle koyan ve her koşulda yanında olmaya çalışan gerçek bir insan. Suçluluğunuz sizi telafi etmeye değil, daha bilinçli, tutarlı ve kendinize karşı da şefkatli olmaya yönlendirsin.

Yorum yapın