Etiketin arka yüzüne bakmayan ebeveynler dikkat: bu katkı maddeleri çocuğunuzun tabağında ne işi yapıyor

Süpermarket koridorlarında dolaşırken tavuk salam paketlerinin üzerindeki “çocuklar için ideal”, “sağlıklı protein kaynağı” ya da “anne dostu” gibi ifadeleri gördüğünüzde ne hissediyorsunuz? Çoğu ebeveyn, çocuğuna tavuk salama yönelirken bunun daha bilinçli bir tercih olduğunu düşünür. Ancak ambalajların üzerindeki bu iddiaların arkasında gerçekten ne var? İşlenmiş et ürünleri, tavuktan yapılmış olsalar bile, taze etle aynı beslenme kategorisinde değerlendirilmiyor. Peki bu ürünlerin pazarlanma şekli, içeriklerinin gerçeğini ne kadar yansıtıyor?

Ambalajlardaki Sağlık İddiaları Gerçeği Yansıtıyor mu?

Tavuk salamın pazarlanmasında kullanılan stratejiler, tüketicilerin “sağlık bilinçli” seçimler yaptığı izlenimini güçlendirebilir. Çocuklara yönelik gıdalarda ambalaj üzerindeki beslenme ve sağlık iddialarının ebeveyn algısını etkilediği, çocuklara yönelik görseller ve ifadelerin ürünün “daha sağlıklı” olduğu izlenimini artırabildiği çalışmalarla gösterilmiştir. Ürün ambalajlarında sıklıkla tavuk etinin daha düşük yağ oranına sahip olduğu vurgulanırken, işlenmiş et ürünlerinin taşıdığı riskler geri planda kalır.

Kırmızı ete kıyasla tavuk etinin daha düşük doymuş yağ içeriği olabilir; ancak işlenmiş et ürünlerinin yüksek tuz, katkı maddeleri ve işleme yöntemleri nedeniyle ayrı bir risk kategorisi olduğu, kırmızı ya da beyaz etten yapılmış olmalarına bakılmaksızın bilimsel olarak ortaya konmuştur. Pembe tonlarda tasarlanmış, çizgi film karakterleri veya neşeli görseller içeren ambalajlar, doğrudan çocukların ilgisini çekecek şekilde düzenlenir. Parlak renkler, çizgi film karakterleri ve oyuncak gibi unsurların çocukların ürün taleplerini artırdığı çok sayıda araştırmada gösterilmiştir.

Bir ürünün tavuk etinden yapılmış olması, otomatik olarak onu sağlıklı kılmaz. İşleme süreçleri, tuz ve yağ eklenmesi, nitrit ve nitrat gibi katkı maddeleri ve besin değerlerindeki değişimler, son ürünün gerçek niteliğini belirleyen temel faktörlerdir.

İşlenmiş Et Gerçeği ve Çocuk Sağlığı

Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı, 2015 yılında işlenmiş etleri Grup 1 kanserojen olarak sınıflandırmıştır. Bu sınıflamaya tavuk dahil çeşitli et türlerinden üretilmiş salam ve sosis gibi ürünler de dahildir. Sınıflandırma özellikle kolorektal kanser için yeterli kanıt olduğuna dayanmaktadır. Tavuk salam, tuzlama, kürleme, fermente etme, tütsüleme veya raf ömrünü uzatmaya yönelik diğer işlemlerden geçen ürünler arasında yer alır ve bu nedenle taze tavuk etiyle aynı beslenme kategorisinde değerlendirilmez.

Çocukluk çağında işlenmiş et ve yüksek tuz içeren işlenmiş ürünlerin sık tüketimi, ileriki yaşlarda hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalık riskinin artışıyla ilişkilendirilen beslenme örüntülerinin parçası olarak değerlendirilmektedir. Yüksek işlenmiş gıda tüketimi ile obezite ve metabolik riskler arasındaki ilişkiyi gösteren çok sayıda kohort çalışma ve derleme mevcuttur. Ebeveynler bu ürünlere pratiklik, uygun fiyat ve çocukların beğenisi nedeniyle yönelmektedir. Ancak bu tercihler yapılırken ambalaj üzerindeki sağlık çağrışımlı ifadelerin ve çocuklara dönük tasarımların etkisi göz ardı edilmemelidir.

Etiket Okumada Dikkat Edilmesi Gerekenler

Tavuk salam satın alırken etiketin arka yüzüne bakmak, ön yüzdeki pazarlama mesajlarından çok daha fazla bilgi verir. İçerik listesinde ilk sırada yer alan bileşenlerin üründe en yüksek oranda bulunan malzemeler olduğu, AB ve Türkiye mevzuatı dahil çoğu gıda etiketleme düzenlemesinde açıkça belirtilmiştir. Tavuk etinin yüzdesi açıkça belirtilmiş mi? Yoksa su, nişasta ve çeşitli katkı maddeleri listeyi mi dolduruyor? Ürünün gerçek et oranı, eklenmiş nişasta ve su miktarı, proteinin yanı sıra ürünün enerji yoğunluğu ve tokluk etkisini de etkiler.

Katkı Maddeleri ve E Kodları

Sodyum nitrit (E250), sodyum nitrat (E251) ve fosfat tuzları, işlenmiş et ürünlerinde sıklıkla kullanılır. Bu bileşenler ürünün rengini korumak, mikrobiyal güvenliği artırmak, raf ömrünü uzatmak ve doku özelliklerini iyileştirmek amacıyla eklenir. Nitrit ve nitratlar için kabul edilebilir günlük alım sınırları belirlenmiştir; ancak bazı çocuk gruplarında toplam maruziyetin bu sınırlara yaklaşabildiği ve bu nedenle özellikle işlenmiş et tüketiminin sınırlanmasının önerildiği belirtilmektedir.

E kodlarının hepsi zararlı değildir; pek çoğu güvenlik değerlendirmelerinden geçmiş onaylı gıda katkı maddelerini ifade eder. Bununla birlikte, bazı sentetik renklendiricilerin çocuklarda hiperaktivite belirtileriyle ilişkili olabileceğini gösteren çalışmalar üzerine, AB’de bu boyalar için uyarı etiketi zorunluluğu getirilmiştir. Bazı koruyucular ve katkı maddeleri, hassas bireylerde alerjik reaksiyonlar veya intoleranslarla ilişkilendirilebilmektedir.

Tuz Oranı ve Çocuk Beslenmesi

İşlenmiş et ürünleri genel olarak yüksek tuz içerir. Avrupa ve Türkiye’de yapılan beslenme araştırmalarında salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş etlerin, çocuk ve erişkinlerde sodyum alımına önemli katkı yaptığı gösterilmiştir. Ortalama bir porsiyon işlenmiş et ürünü, çocuğun yaşına göre önerilen günlük tuz alımının kayda değer bir kısmını karşılayabilir. Dünya Sağlık Örgütü, 2-15 yaş arası çocuklarda önerilen maksimum tuz alımının, yetişkinler için belirlenen 5 gram/gün sınırının yaşa göre aşağı ölçeklenmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Çocukluk çağında yüksek tuz tüketimi, sistolik ve diyastolik kan basıncında artışla ilişkilendirilmiş; tuz alımının azaltılmasının çocuklarda bile kan basıncını düşürdüğü müdahale çalışmalarında gösterilmiştir. Uzun dönemde yüksek tuzlu beslenme, hipertansiyon ve böbrek hastalığı risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Ambalajda “az tuzlu” ibaresi görmek, otomatik olarak ürünün sağlıklı olduğu anlamına gelmez. “Az” ifadesi, çoğu mevzuatta aynı ürün kategorisindeki standart ürüne göre en az yüzde 25 azaltımı ifade eder; fakat bu durum, başlangıç düzey yüksekse, ürünün hâlâ mutlak anlamda yüksek tuz içerebileceği anlamına gelir.

Çocuklara Yönelik Pazarlama Taktikleri

Gıda sektöründe çocukları hedef alan pazarlama stratejileri oldukça sofistike hale gelmiştir. Televizyon reklamları, dijital oyunlar, sosyal medya içerikleri, çizgi film karakterleri, renkli ambalajlar, koleksiyon kartları, çıkartmalar ve oyuncak hediyeler gibi araçlar, özellikle yüksek şeker, tuz veya yağ içeren ürünlerin tanıtımında yoğun biçimde kullanılmaktadır. Çocukların bu tür pazarlamaya maruziyetinin, marka tercihi, ısrarcı talep davranışı ve yüksek yağ, şeker, tuz içeren ürün tüketiminde artış ile ilişkili olduğu gösterilmiştir.

Ebeveynler market raflarında çocuklarının ısrarıyla karşılaştığında, ambalajdaki “protein kaynağı”, “kalsiyum içerir” gibi beslenme iddialarını, ürünün genel besleyici değerini olduğundan daha olumlu algılamak için kullanabilir. Beslenme iddialarının, ürünün olumsuz yönlerini maskeleyen “sağlık aureolü” etkisine yol açabildiği çalışmalarla tanımlanmıştır. Bu durum tüketici koruması açısından ciddi bir konu olarak değerlendirilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF, çocuklara yönelik gıda pazarlamasının daha sıkı düzenlenmesi çağrısında bulunmaktadır.

Alternatif Seçenekler ve Bilinçli Tüketim

Tavuk salamı tamamen yasaklamak yerine, işlenmiş et tüketimini sınırlamak ve alternatifler aramak, beslenme rehberlerinin de önerdiği daha gerçekçi bir yaklaşımdır. Birçok ülkenin ulusal beslenme kılavuzları, işlenmiş et tüketiminin mümkün olduğunca azaltılmasını, taze ve az işlenmiş gıdaların tercih edilmesini önermektedir. Evde pişirilip dilimlenen tavuk göğsü, haşlanmış yumurta, baklagil köfteleri, peynir ve sebze eklenmiş sandviçler gibi seçenekler, hem daha sağlıklı hem de uzun vadede ekonomik alternatifler sunabilir.

Çocuklara beslenme alışkanlıkları kazandırırken, ultra-işlenmiş ürünlere olan bağımlılığı azaltmak önemlidir. Ultra-işlenmiş gıdaların yüksek tüketiminin, çocuk ve erişkinlerde obezite, metabolik sendrom ve çeşitli kronik hastalıklarla ilişkili olduğu çok sayıda kohort çalışma ve sistematik derlemede gösterilmiştir. Çocuklar doğal tatları sık tükettikçe, çok tuzlu, çok yağlı veya yapay aromalı ürünlere olan tercihleri zamanla azalabilmektedir.

Okul Beslenmesinde Dikkat Edilecek Noktalar

Sabah koşturması içinde hazırlanan beslenme çantaları genellikle pratik ürünlere ağırlık verir. Ancak haftalık planlama ve ön hazırlıkla daha sağlıklı alternatifleri dahil etmek mümkündür. Hafta sonu haşlanmış yumurta, ev yapımı köfte, dilimlenmiş sebze-meyve, tam tahıllı sandviç ekmeği hazırlamak, hafta içi sabahları büyük kolaylık sağlar. Okulların beslenme ve kantin politikaları da belirleyicidir. Türkiye’de okul kantinlerinde satılabilecek ürünlere ilişkin düzenlemeler, yüksek şeker ve tuz içeren ürünlerin kısıtlanmasını ve daha sağlıklı seçeneklerin sunulmasını öngörmektedir.

Geleceğe Dönük Farkındalık

Tüketici bilinci, sadece bugünkü sağlığımızı değil, gelecek nesillerin beslenme alışkanlıklarını da etkiler. Çocuklara küçük yaştan itibaren etiket okuma, bilinçli seçim yapma ve pazarlama taktiklerini fark etme becerisi kazandırmanın, yaşam boyu sağlıklı beslenme davranışlarıyla ilişkili olduğu gösterilmiştir. Tavuk salam örneği, gıda endüstrisindeki daha büyük bir sorunu gözler önüne serer: Sağlık iddialarıyla öne çıkarılan, ancak gerçekte yüksek oranda tuz, yağ veya katkı içeren ve besin değeri sınırlı ürünlerin yaygınlığı.

Her alışverişte verdiğimiz kararlar, aslında bir tercih beyanı gibidir. Hangi ürünleri seçtiğimiz, hangi üretim ve pazarlama standartlarını desteklediğimizi de gösterir. Aldatıcı pazarlamaya karşı en güçlü aracımız, kanıta dayalı bilgi ve farkındalıktır. Ambalajların ötesine bakmayı öğrendiğimizde, gerçekten daha sağlıklı ve dengeli seçimler yapma olanağımız artar. Çocuklarımızın bugünkü beslenmesi, yarınki sağlık profilleriyle doğrudan bağlantılı ve bu sorumluluğu bilinçli şekilde taşımak, hem ebeveyn olarak hem de toplum olarak hepimize düşüyor.

Çocuğunun beslenme çantasına tavuk salam koyar mısın?
Her gün koyuyorum
Haftada birkaç kez
Çok nadir
Hiç koymam
Artık koymayacağım

Yorum yapın