Büyükanne Torununun Duvarlarını Yıkamıyordu, Sonra Yan Yana Yemek Yaparken Beklenmedik Bir İtiraf Geldi

Torununuzun gözlerinde biriken fırtınayı fark ettiğiniz an, içiniz daralıyor. O küçücük bebeği kucağınızda salladığınız günlerden bu yana onun her halini bildiğinizi sanıyordunuz. Ama şimdi karşınızda duran genç yetişkin, sözcüklerini bulamayan, içindeki kasırgayı ifade edemeyen ve bazen aniden patlayan bir volkan gibi. Bazı günler tek bir yanlış kelime yeterli oluyor patlamaya; bazı günler ise öyle bir içine kapanıyor ki, ona ulaşmak adeta duvar örmüş birine dokunmaya çalışmak gibi. Siz ise bu durumda ne yapacağınızı bilemez halde, çaresizlik ve endişe arasında sallanıyorsunuz.

Duygu Düzenleme Becerisi Neden Bu Kadar Kritik?

Genç yetişkinlik dönemi, beyindeki prefrontal korteksin tam olgunlaşmasını 20’li yaşların ortalarına kadar sürdürdüğü bir evredir. Bu beyin bölgesi duygu düzenleme, dürtü kontrolü ve karar verme gibi yönetici işlevlerden sorumludur. Yani torununuz biyolojik olarak duygusal çalkantıların tam ortasında. Üstüne bir de günümüzün stres faktörlerini ekleyin: sosyal medya baskısı, kariyer kaygısı, ekonomik belirsizlikler ve kimlik arayışı. Ortaya çıkan tablo, duygularını ifade etmekte zorlanan, aşırı yüklenmiş bir genç.

Ancak burada kritik nokta şu: Bu davranışlar karakter kusuru değil, öğrenilmemiş veya bastırılmış duygusal becerilerin sonucu. Büyükanne olarak sizin rolünüz, ona güvenli bir duygusal liman sunmak ve bu becerileri geliştirmesine yardımcı olmak.

Sessizlik Bazen En Güçlü Tepkidir

Torunuz öfkeyle patladığında ilk içgüdünüz muhtemelen müdahale etmek, sakinleştirmek veya mantık yürütmek oluyor. Ancak araştırmalar gösteriyor ki, duygusal zirvede olan birine mantıksal argümanlar sunmak etkin olmaz; amigdala etkinleştiğinde prefrontal korteks fonksiyonları baskılanır ve savaş ya da kaç tepkisi ön plandadır.

Bunun yerine deneyin: Derin bir nefes alın ve sessizce dinleyin. Gözlerinizle “seni duyuyorum, buradayım” mesajı verin. Sözcükler yerine, varlığınızın ona güven vermesine izin verin. Bazı patlamalar sadece boşalma ihtiyacıdır; çözüm değil, tanıklık ararlar.

Fırtına Dindiğinde Yapılacaklar

  • Zamanlama her şeydir: Olay geçtikten en az 20-30 dakika sonra, kalp atışı normale döndüğünde konuşun. “Daha önce çok yüklenmiş görünüyordun, şimdi konuşmak ister misin?” gibi açık uçlu sorular sorun.
  • Yargılamadan soru sorun: “Neden böyle yaptın?” yerine “O anda içinde neler oluyordu?” deneyin. Birincisi savunmaya geçirir, ikincisi içe bakmayı teşvik eder.
  • Duygulara isim verin: “Sanırım çok hayal kırıklığına uğramış hissediyorsun” demek, ona duygularını tanımasında yardımcı olur. Duygu okuryazarlığı, düzenlemenin ilk adımıdır.

Kapanma Anlarında İnce İplerde Yürümek

Öfke patlamasından daha sinsi olan, belki de içine kapanma durumudur. Torunuz odaya çekildiğinde, monoton yanıtlar verdiğinde veya “Bir şeyim yok” deyip duvarları ördüğünde, siz dışarıda endişeyle bekliyorsunuz. Bu durumlarda ısrar etmek ile geri çekilmek arasındaki dengeyi bulmak gerekiyor.

Psikologlar, bu tür kapanmaların genellikle utanç, reddedilme korkusu veya geçmiş yargılamalardan kaynaklandığını belirtir; duyguları ifade etmede güven eksikliği yaygındır. Her iki durumda da zorlamak, duvarları daha da kalınlaştırıyor.

Bağlantı Kurmak İçin Alternatif Yollar

Sözel iletişim tek yol değil. Bazı insanlar, özellikle duygusal konularda, yan yana oturup konuşmak yerine, birlikte bir şeyler yaparken açılıyor. Birlikte yemek hazırlamak, bahçede çalışmak veya yürüyüşe çıkmak, göz teması baskısı olmadan konuşma fırsatı yaratır.

Bir not bırakın: “Hazır olduğunda konuşmak için buradayım. Seni seviyorum” yazılı küçük bir mesaj, konuşamadığınız anlarda bile bağlantıyı sürdürür. Genç yetişkinler bazen yazılı iletişimde kendilerini daha rahat ifade ediyor.

Kendinize Bakmanın Gizli Gücü

Torununuzun duygusal çalkantılarına tanık olmak, sizi de duygusal olarak tüketiyor. Belki geceleri “Yanlış bir şey mi söyledim?”, “Ona nasıl yardımcı olabilirim?” diye kara kara düşünüyorsunuz. Ancak unutmayın: Kendi kupanız dolmadan, başkasının kupasını dolduramazsınız.

Sınırlarınızı koruyun. Onun duygusal düzenleyicisi olmak sizin göreviniz değil; o beceriyi geliştirmesine rehberlik etmek göreviniz. Sözlü veya fiziksel saldırganlığa asla tolerans göstermeyin. “Seni seviyorum ve senin için buradayım, ama bu şekilde konuşulmasına izin veremem” demek, hem sevginizi hem sınırlarınızı ifade eder.

Profesyonel Destek Köprüsü

Bazen sevgi yetmiyor; profesyonel destek gerekiyor. Eğer torunuzun öfke patlamaları sıklaşıyor, kendine veya başkalarına zarar verme riski taşıyor, ya da kapanma durumları günlük işlevselliğini etkiliyor ise, terapi önerisi zamanı gelmiş olabilir.

Ancak burada da yaklaşım önemli. “Terapiye gitmen gerekiyor, seninle bir sorun var” yerine, “Bir koç gibi çalışacak, sana duygularını yönetme teknikleri öğretecek biriyle görüşmek sana iyi gelebilir. Ne düşünüyorsun?” deneyin. Terapi çözülmesi gereken bir sorundan ziyade, gelişim için bir araç olarak sunulmalı.

Torunun öfke patlaması sırasında ilk tepkin ne olur?
Sessizce dinlerim ve beklerim
Hemen mantıklı konuşmaya çalışırım
Odadan çıkıp sakinleşmesini beklerim
Sınır koyar ve konuşmayı ertelerim

Diyalektik Davranış Terapisi ve Bilişsel Davranışçı Terapi, duygu düzenleme konusunda kanıta dayalı yaklaşımlardır. Torunuz, nefes teknikleri, duygu günlükleri ve bilinçli farkındalık gibi somut araçlar öğrenebilir.

Küçük Zaferler de Zaferdir

Torunuz yüksek sesle konuşmak yerine “Şimdi konuşamam, sonra konuşalım” dediğinde, kutlayın. Öfkeliyken odadan çıkıp biraz yürüdükten sonra döndüğünde, bunu fark edin. “Bugün duygularını yönetme şeklini fark ettim, gurur duydum” demek, olumlu davranışları pekiştiriyor.

Değişim doğrusal değil; iyi günler ve kötü günler olacak. Sabır, bu yolculuğun en değerli arkadaşınız. Bir neslin bilgeliği ve sabrı, diğer neslin fırtınalı duygularıyla buluştuğunda, ortaya anlamlı bir iyileşme ve büyüme çıkıyor.

Torunuzun duygularını ifade etmekte zorlanması, sizin başarısızlığınız değil. Ona verebileceğiniz en büyük hediye, yargılamadan dinleyen, sınırlarıyla birlikte seven ve her fırtınadan sonra hâlâ orada duran birisi olmak. Bu bağ, zamana ve deneyime ihtiyaç duyuyor ama her küçük adım, daha sağlıklı bir iletişimin tohumlarını ekiyor.

Yorum yapın